Dokuz Kehanet
07:42 | | 0 Comments
Nietzsche
Bilginin her türü ıstıraptan gelir. Sefahat, duraklamak ve geriye bakmamak eğilimindedir, oysa acı hep nedenleri sorar. İnsan ağrılarda incelir. Sürekli kurcalayan, törpüleyen acı, ruhun toprağını altüst eder. Yeni düşünce meyveleri için gerekli havalandırmayı sağlayan da bu altüst oluştur.
07:34 | | 0 Comments
"Ey kör!Aç gözünü de düşlerden uyan.Simurg’u göremesen de bari küçük bir
serçeyi gör.Kaf Dağına varamasan bile hiç olmazsa evinden çıkıp kırlara
açıl,böcekleri,kuşları, çiçekleri ve tepeleri seyret. Bırak dünyanın
haritasını yapmayı! Daha hayattayken bir taşı bir taşın üstüne koy.
Gülleri ve bülbülleri göremeyip gün boyu evinde oturan adam dünyanın
kendisini hiç görebilir mi?"
İ.O.Anar-Puslu Kıtalar Atlası
11:50 | | 0 Comments
Aşmak
Kişinin hayal gücüyle, düşlerinin gerçekleşmesi arasındaki mesafe,
yalnızca onun yoğun isteğiyle aşılabilir.
Halil Cibran
11:54 | | 0 Comments
Buddha'dan...
Buddha bir ağacın altında öğrencileriyle oturmaktadır. Bir adam gelir
ve yüzüne tükürür. Buddha yüzünü siler ve adama sorar, “Başka? Başka ne
söylemek istiyorsun?” Adam şaşırır.
Ama Buddha’nın öğrencileri öfkelenir. En yakın öğrencisi Ananda der
ki: “Bu çok fazla, buna tahammül edemeyiz. Sen öğretine devam et, biz de
şu adama bunu yapamayacağını gösterelim. Cezalandırılması gerekiyor.
Yoksa herkes aynı şeyi yapmaya başlar.”
Buddha konuşur: “Sessiz ol. O beni kızdırmadı, ama siz kızdırdınız. O
bir yabancı, buralara yeni gelmiş. Benim hakkımda bir şeyler duymuş
olmalı; ‘bu adam tanrıtanımaz, tehlikeli; insanları yoldan çıkarıp
yanıltıyor’ gibi şeyler. Benim hakkımda bir fikir edinmiş. O bana
tükürmedi, kendi fikrine tükürdü; beni tanımıyor ki, bana nasıl tükürmüş
olabilir? Eğer düşünürseniz, o kendi zihnine tükürdü. Ben onun bir
parçası değilim ve görüyorum ki bu zavallı adamın söyleyecek başka bir
şeyi olmalı. Çünkü bu, bir şey söylemenin bir yolu; tükürmek bir şey
söylemenin bir yolu. Bazen dilin yetmediğini hissettiğin anlar olur;
derin sevgide, yoğun öfkede, nefrette, duada. Dilin yetmediği yoğun
anlar olur. O zaman bir şey yapman gerekir. Derin sevgi duyduğunda,
birine sarılırsın; ne yaparsın orda? Bir şey söylersin. Çok
öfkelendiğinde birine vurursun, tükürürsün; bir şey söylüyorsundur. Bu
adamı anlayabiliyorum. Söyleyecek başka bir şeyi daha olmalı. O yüzden
‘Başka?’ diye sordum.”
Adam daha da çok şaşırır! Ve Buddha öğrencilerine der ki: “Siz beni daha
çok kızdırdınız, çünkü siz beni tanıyorsunuz, benimle yıllarca
yaşadınız, ama yine de tepki veriyorsunuz.”
Şaşıran adam evine döner. Bütün gece uyuyamaz. Bir Buddha gördükten
sonra artık eskisi gibi uyumak zordur, mümkün değildir. Bu deneyim
tekrar tekrar aklına gelir. Ne olduğunu kendine açıklayamaz. Titreme,
terleme nöbetleri geçirir. Böyle bir adama hiç rastlamamıştır; bütün
zihni, bütün kalıpları, bütün geçmişi dağılır.
Ertesi sabah geri döner. Buddha’nın ayaklarına kapanır. Buddha sorar:
“Başka? Bu da sözle söylenemeyeni söylemenin başka bir yolu. Ayaklarıma
dokunduğun zaman, sözcüklere sığmayan, sıradan dille anlatılamayan bir
şey söylüyorsun.” Buddha devam eder: “Bak Ananda, bu adam yine burada,
bir şey söylüyor. Çok derin duyguları olan bir adam bu.”
Adam Buddha’ya bakar: “Dün yaptığım şey için beni affet.”
Buddha cevap verir: “Affetmek mi? Ama ben, dün o hareketi yaptığın
adam değilim ki. Ganj nehri sürekli akıyor, o hiçbir zaman aynı Ganj
değil. Her adam bir nehirdir. Senin tükürdüğün adam artık burada değil;
aynı onun gibi görünüyorum, ama aynı değilim, bu 24 saatte öyle çok şey
oldu ki! Nehirden çok su aktı. O yüzden seni affedemem, çünkü sana
kızgın değilim.”
“Ve sen de yenilendin. Görüyorum ki sen dün gelen adam değilsin,
çünkü o adam kızgındı. O kızgındı, ama sen önümde eğilip ayağıma
dokunuyorsun. Nasıl aynı adam olabilirsin? Sen o değilsin, o yüzden bunu
unutalım. O iki adam; tüküren adam ve tükürülen adam, artık yok. Yakına
gel. Başka şeylerden konuşalım.”
13:09 | | 0 Comments
ACI
Ve kırlarınızın üstünden mevsimlerin geçişini kabul ettiğiniz gibi,
00:43 | | 0 Comments
Tanrım, beni yavaşlat
TANRIM, beni yavaşlat.
Aklımı sakinleştirerek, kalbimi dinlendir.
Zamanın sonsuzluğunu göstererek, bu telaşlı hızımı dengele.
Günün karmaşası içinde, bana, sonsuza kadar yaşayacak tepelerin sükûnetini ver.
Sinirlerim ve kaslarımdaki gerginliği, belliğimde yaşayan akarsuların melodisiyle yıka, götür.
Uykunun o büyüleyici ve iyileştirici gücünü duymama yardımcı ol.
Anlık zevkleri yaşayabilme sanatını öğret.
Bir
çiçeğe bakmak için yavaşlamayı, güzel bir köpek ya da kedi okşayabilmek
için durmayı, güzel bir kitaptan birkaç satır okumayı, balık
avlayabilmeyi, hülyalara dalabilmeyi öğret.
Her gün bana kaplumbağa ve tavşan masalını hatırlat.
Hatırlat ki, yarışı her zaman hızlı koşanın bitirmediğini, yaşamda hızı artırmaktan çok daha önemli şeyler olduğunu bileyim.
Heybetli meşe ağacının dallarından yukarıya doğru bakmamı sağla.
Bakıp göreyim ki, onun böyle güçlü ve büyük olması, yavaş ve iyi büyümesine bağlıdır.
Beni yavaşlat Tanrım ve köklerimi yaşam toprağının kalıcı değerlerine doğru göndermeme yardım et.
Yardım et ki, kaderimin yıldızlarına doğru daha olgun ve daha sağlam olarak yükseleyim.
Ve hepsinden önemlisi...
Tanrım,
bana değiştirebileceğim şeyleri değiştirmek için cesaret,
değiştiremeyeceğim şeyleri kabullenmek için sabır, ikisi arasındaki
farkı bilmek için akıl ...
ve beni aşkın körlüğünden ve yalanlarından
koruyacak dostlar ver.
11:45 | | 0 Comments
Toplam Görünüm
Önerilen Kitaplar
- 1984- George Orwell
- De Ki İşte-Oruç Aruoba
- Felsefenin tesellisi- Allain de Botton